Anadolu leoparının DNA’sı alındı, Dünya Gen Bankası’na girdi
Neslinin tükendiği düşünülen Anadolu leoparının 2020 yılında kamera kapanı önünde yaptığı idrar örneğinden laboratuvarda elde edilen DNA verileri Dünya Gen Bankası’na kaydedildi. ‘Anadolu Leoparı’ olarak.
Dünyada ‘leopar’, Anadolu tarihindeki kullanımından dolayı ‘pars’ olarak adlandırılan ve bilimsel araştırmalara göre tüm dünyada leoparın sekiz alt türünden biri olan Anadolu leoparının ilk kez 2011’de görüntülenmesinin ardından, Batı Akdeniz’den de DNA örneği alındı. Anadolu’nun en önemli karasal yırtıcı memelisi olan leoparın tarihinin ve kültürünün önemine dikkat çeken araştırma, Anadolu leoparının varlığına dair kanıtların ortaya konması açısından tarihsel bir dönüm noktası olarak nitelendiriliyor.
İLK KAYDI 2 YIL ÖNCE ALINDI.Anadolu Leoparı, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü 6. Bölge Müdürlüğü ekiplerince 8 Ağustos 2019’da Batı Akdeniz’de görüntülendi. Bu taramanın ardından DKMP 6. Bölge Müdürlüğü ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (İSUBÜ) işbirliği ile TÜBİTAK destekli bir proje başlatıldı. Proje kapsamında Batı Akdeniz’de bugüne kadar 2 Anadolu leoparına ait 58 adet peyzaj elde edildi. Öğretim Üyesi Yasin Ünal, DKMP 6. Bölge Müdürlüğü’nden Hasan Uysal, Dr. WWF-Türkiye’den öğretim üyeleri Ahmet Koca ile Mevlüt Zenbilci ve Mustafa Lider Ersin tarafından bir makale hazırlandı. Anadolu leoparı, uluslararası uygulamalı ekoloji ve çevre araştırmaları dergisinde yayınlanan makale ile dünya literatürüne girdi. Bunu bilimsel olarak kanıtlayacak bir makale yayınladıklarını söyledi. Bu yazının ardından bilimsel çalışmaların devam ettiğini anlatan Dr. Ünal, bir Anadolu leoparının kamera önünde görüntü verirken idrarını yaptığının tespit edilmesinin ardından DKMP uzmanları tarafından idrarından swap örneği alındığını belirterek, ve bu numune Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne gönderilmiştir. Bu ilacın Anadolu leoparı ile karşılaştırıldığını ve DNA verilerinin elde edildiğini anlatan Ünal, “DNA verileri ile ‘Anadolu Leoparı’ olarak Dünya Gen Bankası kayıtlarına girdi. Elde edilen birçok genetik bilimsel bilgi, insan ve yaban hayatı ile etkileşimi hayvanlar, hangi alanlarda gezdiği, beslenmesi gibi diğer bilgilerle ilgili yeni bir yazı üzerinde çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Yazıda ayrıca Anadolu leoparının anatomik özelliklerinin, kimliği tespit edilen bireyin görüşlerinden elde edilen varsayımsal kriterler ve özelliklerle karşılaştırıldığı belirtilirken, omuz yüksekliği, tüy ve vücut uzunluğu, kafa büyüklüğü ve baş- gövde oranı ve tüy renginin oldukça benzer olduğu belirlendi. Bu bilgiler ışığında yazıda, bireyin genetik materyalinin topraktan toplandığı ve Dünya Gen Bankası verileriyle eşleştirilerek analiz edildiği belirtildi. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Listesi’nde Hassas (VU) ve Akdeniz ölçeğinde Kritik Tehlike Altında (CR) olarak gösterilen Anadolu leoparı ile ilgili yazıda, Türkiye’deki ormanlarda yayılış gösterdiği tespit edildi. 1975 yılına kadar İç Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerinde ve o zamandan beri bilim adamlarından, yerel halktan ve avcılardan gelen doğrulanmamış bilgiler dışında canlı kayıt yapılamadığı bildirildi. Bu çalışmada, Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’ndeki Batı Toros Dağları’nda tarihte ilk kez Anadolu leoparının yaşayan bir bireyinin (bireylerinin) kamera kapanı tekniği ile fotoğraflanıp videoya kaydedildiğinden bahsedilmiştir. Sanayileşme, orman yangınları, turizm ve kaçak avlanma. Daha önce yapılan bilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilere göre Anadolu leoparının özellikleri şu şekilde sıralanıyor: “Anadolu leoparı, leoparın en büyük alt türüdür. Yetişkin bir erkeğin ağırlığı 100 kilogram, toplam vücut uzunluğu ise 2’dir” . 5,5 metreye ulaşabilir ve 80 santimetreye kadar kuyruğu vardır. Parlak, sarımsı, çok kısa tüylü kürkü, ince kenarlı büyük rozeti ve uzun, tüylü kuyruğu vardır. Gövde rengi Hindistan ve Afrika’daki alt türlere göre daha soluktur, ancak belirgin bir altın rengine sahiptir. Vücut kıllarının uzunluğu ortalama 1,5 ile 2 cm arasında değişmektedir.” ROMA’DAKİ Gladyatör Savaşlarında Kullanılmıştır.
Romalı devlet adamı Marcus Tullius Cicero, MÖ 51-50 yılları arasında Kilikya Valisi olarak görev yaparken, bugün Türkiye’nin Antalya, Burdur ve Denizli illerinin ortasında bulunan Kibyratis bölgesinden Anadolu parslarının gönderilmesini istemiş, leoparın özelliklerine ilişkin notlarına göre leopar türlerini sınıflandırırken, Anadolu sakinlerine Cicero’nun ön adı olan Tullius’tan esinlenerek ‘Tulliana’ adını vermişlerdir. “Konya Çatalhöyük’teki Leopar Tapınağı’ndaki duvar kabartmaları, 9 bin yıl öncesine dayanıyor. Tarih boyunca pek çok mimari eser, heykel buluntuları, seramik ve sikkeler, Anadolu leoparının Anadolu tarihinin her dönemindeki önemini göstermektedir.”